Hafik Halayları ve Notaları


BİCO:

Hafik ilçesinde (Sivas) 5-15 erkek tarafından oynanır. Bazı köylerde de vardır. Mesela, Yarhisar köyünde 6-7 erkek tarafından yine davul zurnayla yürütülür. Havası ayrıdır. Sivas ilinin bütün köylerinde oynanmıyor. Yarhisar köyünün öbür oyunları şunlardır: Ağırlama, Hoşbilezik, Tamzara. Sağma (Zahma) bazı havalarda olur. Mesela, Düz Halay veya Çeki Halayı’nın Zahma, Yeldirme ve Yanlama’sı vardır. Sivas ve Tokat taraflarında Bico; “Alevilerde bir dans türküsüdür. Bu dansa 4-8-10 kişi gibi Muayyen oyuncu grupları iştirak eyler”:
Bacada duran yiğit
Aynası gözel yiğit
Bacada durma yiğit
Bıyığı burma yiğit

Yağlık aldım on beşe
Yudum serdim güneşe
Seninki ağ gülise
Benimki mor menevşe
Ayna attım çadıra
Şavgı düştü bayıra
Bico nerden geliyon
Ketennikden aşşağa

Ketennikde neşledin
Yanal alma dişledin
Yanal alma biyannan
Yar gele veremezim
Bico nerden geliyon
Harmanlıktan aşağa
Dalla bico dahaca bico
Sende bico, bende bico hey

Biconun ellerinde
Çimeydim göllerinde

Nakarat

Altın düğme olaydım
Bicomun kollarında

Nakarat

DUDUNAMAN:

Sivas’ın Hafik ilçesinden Mamuğa köyünde oynanan Halay çeşitlerindendir. Diğerleri Düz Halay, Maro ve Üç Ayak’tır. Oyuna kaç kişi mümkünse katılabilir. Kadınlar kendi aralarında yürütürler. Karmalık görenek değildir. Anılan oyunların dördü ve köy delikanlıları arasında orada pek sevgililerdir.

DÜZ HALAY:

Sivas’tan Hafik ilçesinin birkaç köyünde gün gören toplu oyundur.

HORHON BİCOSU:

Sivas’ın Hafik ilçesinde iki halay çeşidi adlarıyla benzeşirler:

Bico ve Horhon Bicosu. İkisi de düğün ve bayram şenliklerinde 5 – 15 kişi tarafından davul – zurnayla sırf erkeklerce yürütülür.

MERÂL:

Sivas bölgesi doğusunda üç beş köyde seyredilebilen nâdir ve hoş halay çeşitlerinden biridir. O arada Hafik ilçesinin bir iki köyünde vardır.

ÜÇ AYAK:

Bu adı taşımakta olan oyun çeşitlerinden yurdumuzun en arkırı (ücra) yörelerin de de vardır. Pek eskiden, bir Üç Ayak oyununun ülkenin dört bucağında güngörmüşlüğünü ve zamanla nice semtlerde unutulduğunu başka emsale (örneklere) bakarak düşünebiliyoruz. Kadın giyim eşyalarından meşhur “üç etek” entarinin yaygınlığı nispetinde (ölçüsünde) dört bir bucakta dağınıktır. Birçok çeşitleri vardır.

Üç ayak oyunu Bingöl’ün Kiğı ilçesinin Çerme köyü ve çevresinde 3-17 kişi tarafından kadınlı erkekli diziyle davul zurna yahut tef ve saz (bağlama) eşliğinde yürütülür.

Tunceli – Çemizkezek köylerinde keza revaçtadır.

Tunceli’nin Ovacık ilçe merkezinde de karma halde oynarlar. Orada, yalnız bu Üç Ayak oyunu, sıra oyunu olarak vardır.

Elazığ’ın merkez ilçesinde Hal, Harput ve Kövenk’te vardır.

Diyarbakır’da Üç Ayak havasından başka bir de Allı Senem oyun havası vardır.

Tamzara’nın tersine Üç Ayak oyununun havası sözsüz olup yerinde sayar gibi mutedil hareketle ve aksak (2+2+2+3=9/8) tartımda oynanır.

Üç Ayak Halayı, Sivas’ın Divriği ilçesinin Karageban köyünde 3-15 erkek, kimi de kadın -erkek karma halka, yahut kadınlar kendi aralarında olarak düğün ve bayramlarda davul zurnayla oynanan, esas itibariyle erkek oyunu sayılan sıra oyunu çeşididir. Aynı ilçenin Musa köyünde de aynı şartlar altında vardır. Gürün ilçesinin Gölekveran köyünde daima karma halde yürütülür. Fakat, Hafik ilçesinin mesela Mamuğa köyünde yalnız delikanlılar arasında rağbette bulunup, kadınlar kendi aralarında halay çekerler. Bu halayın diğer Sivas halaylarından farkı ayak atış sayılarındadır. Nice köylerde hiç bilinmez yahut da unutulmuştur.

Sivas yöresinin köy kadın ve erkek halayı olan Üç Ayak’ın figürleri Tozağan Halayı’ndakinin aynıdır. Onun gibi bu da Kızılcaköy taraflarında ziyadesiyle oynanır.
——————————————————————————————————–

ABDURRAHMAN HALAYI:

Sivas ili Divriği dolayı köylerinden bir kısmında hâlâ rağbettedir.

Abdurrahman Halayı açıklıkta davul zurna eşliğinde yürütülmekle beraber odada bağlama, çöğür gibi sazlarla da oynanabiliyor. Kadınlar ayrı erkekler ayrı oynadıkları gibi karma halde oynandığı da bazı köylerde öteden beri olurdu. Üç ila 12 kişilik bir dizi tarafından çekilir. Hareketli bir oyundur. Üç kısmından her birinin farklı ayak (figür)’ları vardır:

1. Esas,
2. Yanlama,
3. Hoplama.

Hafik dolayının Celâlli köyü gibi bazı yerlerde oyuna katılanların sayısı 15-18’e kadar çıkar. Oyunun her ânı bir mücadelenin safhalarını gösterirse de, yerinde yapılan soruşturmalardan menşe mahiyeti anlaşılamamıştır. Sivas’ın nice köyleri Abdurrahman Halayı’nı hiç oynayamıyorlar. Vekâr, erkân ve birlik disiplini açıktır. Bazen şahlanır gibi dramatik, bir an yaşatır; kimi de tevâzu ve tevekkülün ifadesi olur. Bir hâdisenin bilinmez merhaleleri safha safha canlandırılıyor gibidir.

Oyuna tıpkı Düzhalay gibi başlanır. Oyuncular hilâl şeklinde yanyana dizilidirler. Küçük parmaklardan kenetli eller omuz hizasına kadar kalkar. Kol ve bacaklar gergin, vücutlar diktir. Başçekenin elinde mendil vardır. Pek ağırdan çalmaya koyulan davul zurnaya bir müddet yalnız hafifçe diz oynatma ve ayak ucu hareketleri refakat eder. Bu hâl ihtiyatlı bir sabırsızlanış al’meti gibidir. Notadaki A kısmı iki üç defa tekrarlanınca oyun açılmağa yüz tutar. Buda iki sağ, iki de sol ayağın hareketi ilk figürün hareket motifini vücuda getirir. Çok defa oyuncular yarı karşılaşma şeklinde yönelirler. Bu hâl bir nevi dostluk teatisi gibidir. Figür, bir kere de teklerin sağa ve çiftlerin sola dönmeleri suretiyle tekrarlanır. Bu hareket, âdeta ilerde parlayacak bir hâdisenin başlangıcı sezgisini uyandırır. Eller hep perçinlidir. Oyun azar azar açılınca dizi, ilk ve ikinci figürü birer kere daha, fakat bu sefer canlılaşarak gösterdikten sonra, ikinci kısma geçilecektir.

İlk kısmın üç figürü şu yolda ardıllaşır: Birinci figür “olunduğu yerde” yapılır. Sağ ayağın iki defa ve sol ayağın iki defa hareketi bu figürde esastır. İkinci figürde kısa bir yürüyüş yapılır. Burada oyun gayet sakindir. Üçüncü figürde hareketler keskinleşmeye ve oyuncular dikelmeye başlar. Önce teklerin yarım sola ve çiftlerin yarım sağa dönerek yaptıkları bu figürde küçük parmaklardan kenetli eller omuz hizalarınca kaldırılmıştır.

Birinci kısmın notaya göre ayak oyalanışları şu yolda geçer: Notanın A kısmının iki üç tekrarlanışında oyun açılmağa başlar. Bunda iki sağ ve iki sol ayak hareketi ilk figürün esasıdır. Dört dörtlük ölçünün ilk vurgusunda sağ ayak ucu hafifçe yere vurulur. İkinci zamanda yine hafif bir diz kırılmasıyla sağ ayak yerden kesilir, üçüncüde yere konur. Dördüncü zamanda vücut ağırlığı sağ ayağa bindirilir. Bu anda bütün oyuncuların ahenktâr surette sağa doğru küçük bir sallanış yaptığı görülür. Aynı figürü bundan sonra sol ayak tekrarlar; sonunda da vücut sola bindirilirken oyuncuların sola sallandığı görülür. Bu figür birkaç defa tekrarlanır.

Musiki B kısmına geçince 1, 3 ve 5’inci oyuncular yarım sola, 2,4 ve 6’ncılar yarım sağa dönerler. Yanyana kilitli eller omuz hizasına kaldırılır; kol ve bacaklar gerginleşir. Sağa dönenler sağ ayağın, sola dönenler sol ayağın ökçelerini yere basıp ayak uçlarını -ilk defa soldan başlamak üzere- her vurgu başında sol ve sağa oynatırlar. (Burası sekiz zamanlıdır).

Musiki B/2’ye gelince, sollar sağa ve sağlar sola dönerek aynı figürü tekrar ederler, Musiki B/3 noktasına gelince, B’de yapılmış olan figür tekrarlanır.

Şimdi musîki başa dönmüştür. A kısmı bir iki defa tekrarlandıktan sonra oyuncular -tıpkı Düzhalay’daki gibi – bir yürüyüş yaparlar. Bundan sonra çalgı C/1 kısmına geçer.

Yanlama:

C/1 ezgisine geçilişte oyuncuların elleri derhal çözülür, manzara bambaşka bir renk edinir. Oyuncuların şimdi teker teker kuvvetli ayak vuruşlarıyla ve parmak çıtlatmalarıyla her biri bulunduğu yerde dönerek oynadıkları görülür. Notaya göre, kısmın girişinde oyuncular B/1’de tarif edilen figürü bu sefer tam sağa ve sola dönerek karşı karşıya düşmek suretiyle, hem de kuvvetli parmak çıtlatışlarıyla tekrarladılar demektir. Sekizinci zamandaki kuvvetli bir el şaplatmasından sonra (Sol kol kuşak hizasına indirilmiş ve sağ kol baş hizasına kaldırılmış olduğu halde) oyuncuların hiç kımıldanmadan çift çift karşılıklı duraklamalarıyla kısım tamamlanır. Bu duruşlarda bir meydan okuyuş hâli sezilir.

Çalgının C/1 kısmını bir daha almasıyla oldukları yerden geri dönen oyuncular, eş değiştirerek bir daha aynı figürü gösterirler. Musiki C/2’ye gelince bulundukları yerde soldan sağa dönmeye başlarlar. Parmak çıtlatmaları dönüşlerde de devam eder. Kol hareketleri hep birbiri aksine olur (Biri sağdan yukarı kaldırılmışsa, öbür kol soldan aşağı indirilir. Biri önden yana kırıksa, Öteki arkadan yana dirsek vermiştir..)

Usta ve ergin oyuncular dönüşleri gayet hesaplı çevrelendirirler. Her bir zaman vuruşuna düşen dönüş kıvamını elli dereceden fazla yürütmezler. Böylelikle tam yedinci zamanda karşı karşıya gelinecek bir intizam dairesinde geçen figür, oyunun c’zibesini arttırır.

Yerinde dönüş sağ ayaktan başlar. C/2’nin ilk vuruşunun birinci yarısında sağ ayak yerden kesilip, az sola konur; ikinci yarısında sol ayak dizden kırılarak arkadan yukarı fırlatılır. Sağ diz de aynı zamanda hafif bir kırma yapar. İkinci zamanın ilk yarısında sol ayak fırlatıldığı vaziyetten indirilirken, vücut biraz daha sola döndürülür ve ayak yere basılır. Zamanın ikinci yarısında sağ ayak dizden kırılarak arkadan yukarı fırlatılır. Bu yapılırken sol diz hafifçe kırılır. Böylelikle devam eden dönüş hareketi yedinci zamanda oyuncuları yüz yüze getirmiş bulunur. Tam yedinci zamanda az önce yukarı fırlatılan sağ ayak oradan çok kuvvetli bir vuruşla solun yanına iner; tam o bunu yaparken de, sert bir el çarpmasından sonra oyuncuların hareketsiz kaldıkları görülür. Bu duruşta sol kol çoğu zaman -dirsekten kırılı vaziyette- baş hizasında yukarı kaldırılmış bulunur, el ayası yere bakar. Sol kol kalçaya kadar aşağı iniktir. (7 ve 8. zamanlarda çalgı tril yaparken oyuncular da kol ve göğüs titreterek ona katılıyorlarsa da eskiden bu titreyişin yapılmadığı bellibaşlı halaycılarca söylenmektedir. Yine duruş vaziyetlerinde, eski oyuncular sol kollarını “dirsek kırmak ve ayası yere dönük eli baş hizasına kaldırmak” suretiyle hiç kımıldatmadan yukarda tutuş ve sağ kolu kuşağın alt hizasına kadar indiriş gibi yiğit işi tavır yaşattıkları hâlde, yenilerin her iki kolu yanlara açtıkları görülmektedir.)

Oynatma:

Musikinin D kısmı başlayınca eller kalçadan arka arkaya sıralıdırlar. “Her ölçü zamanında bir ayak değiştiriş” bu figürün esasıdır. Sol ayak hep öndedir. Zamanın birinci yarısında kısa bir adım ileri atılır. Zamanın ikinci yarısında sağ ayağın ucu bunu takip eder (Sağın ökçesi kalkıktır.) İkinci zamanın yine ilk yarısında sağ ayak ucundan kuvvet alınarak sol kısa bir adım daha ileri atılır; ikinci yarısında sağ ayağın ucu onu takip eder. Bu sırada dikkati çeken âhenktar vücut hareketleri ve tartımlı (ritmik) diz kırışları figürü o kadar güzelleştirir ki, seyirciler ayak değiştirmeleri takibe bu katılan âhenktarlık yüzünden bir an için imkân bulamaz olurlar, harekete hayranlıkla dalıp giderler.

Bu figürün kimi zaman eller bırakılarak yürütüldüğü de olur. O taktirde, parmak çıtlatmalarıyla düz oyun hâlinde yürütülür. Eğer oyuncular tecrübeliyse, düz yürüyüşten ibaret kalan figürün yeknesaklığı giderilmek üzere önceki oyuncu sol ayağı daima kimi sağa kimi sola atıp, bazen de geri geri gitmekle, cümlesi dalgalı yürüyüş gösterirler.

Heykel duruşuyla son bulan figür:

“Oynatma” kısmı tarif edilegeldiği üzere devamdayken, musiki tekrar C/1’e geçer. Bu defa oyuna büyük bir canlılık hâkimdir. Kuvvetli parmak çıtlatmalarıyla olduğu yerde yapılan dönüşleri taşkınlıkla tekrarlayan oyuncuların bir an için heykelleşmiş h’le geldikleri ve bu karakterli duruşla bir kahramanlık havası yarattıkları görülür. Figür üç defa tekrarlandıktan sonra yeniden oynatma kısmına geçilir… Az sonra diz çöküşlere başlanacaktır.

Diz çökmeler:

“Oynatma”ya bir müddet devam edildikten sonra musiki yeni baştan C’ye geçer. Halaycılar ilk önce C’de yaptıkları figürü bu sefer diz çökmüş vaziyette tekrar ederler. (En önce sağ diz yere konulup sol bacak sola ileri uzatılarak yere ökçeler temas ettirilir. C/1 kısmı C/1 kısmı ikinci defa çalınınca sol diz üzerine gelinerek sağ bacak sağa ileri uzatılıp ökçe yere konur. C/2 -Bunda ayağa kalkılır… Yedinci zamanda kuvvetli bir el çırpmasından ve şiddetlice ökçe vuruştan sonra, hareketsiz durulur. C/1 kısmında da tam yedinci zamanda el çırpılarak duruşlar yapıldığını ve sekizinci zaman süresince hareketsizlik devam eder.)

Son figür:

Oyunun usanmadan seyredilebilmesini sağlayan bu tertibe sonuncu figürde de riayet edilir. Evvelki figürün bittiği yerden musiki yeniden D’ye geçer. Halaycılar bununla oynatma figürünü tekrar ederler. İşte bu andan sonra yürütülen son figür ayrıca dikkati çekicidir. Saz son bir defa C kısmını tekrara koyulmakla, oyuncuların çifter sıra numarasına düşenleri, önce diz üstü gelerek enseler yere değecek surette yere sırt üstü yatarlar. Tekler, onların göğüslerine birer ayakla basmış vaziyette kuvvetli parmak çıtlatışlarıyla C figürünü yaparlar. Yine yedinci zamanda sert bir el çırpmasıyla hareketsiz kalırlar. Teklerin bu duruşunda bir yiğitlik hâli vardır. Saz C/1 kısmını bir daha alınca, bu sefer tekler yere serilip çiftler onların göğsüne basarak aynı figürü gösterirler. Musiki C/2’ye girer, cümlesi bu figürü ayakta tekrar ederler. Son duruşta çalgı C/2 kısmının bitim ölçüsünü dört zaman kadar sürdürür. İşte bu süre boyunca hiç kımıldanılmadan durulur.

Abdurrahman Halayının “Hoplatma”sı:

Bu hoplatma kısmında oyuncular elele tutuşmuş halde bir hilâl gibi dizilirler. Musiki, hoş bir makam değişimiyle majöre geçer. İki dörtlük ölçünün ilk zamanında oyuncular yarım sağa dönüp sağ ayağı kısa bir adım ileri atarlar. İkinci zamanda sol ayak -ökçe sağ ayağın ucuna gelecek surette- ileri atılır. Üçüncüde, sağ ayak tekrar bir kısa adım ileri atar. Dördüncü zamanda sol onun yanına gelerek, yarım sola dönülür. Beşincide sağ ayak kısa bir adım öne atılarak ökçe üstüne konur. Altıda yukarı kalkık sağ ayak ucu tartımlı bir tarzda sola, yedide sağa, sekizinci zamanda tekrar sola oynatılır. Sekiz zaman süresindeki bu figür, oyuncuların yeniden yarım sağa dönmesiyle, yine sağ ayaktan başlanılmak suretiyle bir müddet devam eder. (Bir kısım oyuncuların bu figürü yapmadıkları görülmektedir. Halbuki figürün Ağırlama kısmını Hoplatma’ya yaklaştıran önemli bir rolü vardır).

Ayak fırlatmalar:

Tarif edilegelen figür devamdayken musikinin hızlanmaya başladığı görülür. Oyuncular bu canlanışa göre figür değiştirmek zorunda kalırlar. Zira o figürün fazla kıvraklığa tahammülü yoktur. Ayak fırlatma figürü tempoca epey hızlanabilecek bir musikiye ancak hakkıyla yaraşabilir. Ayak fırlatmalar üç adım yürünüldükten sonra yapılır. Yarım sağa dönük durumdaki oyuncular önce sağ ayağı bir adım ileri atarlar, ikincide sol, üçüncüde sağ birer adım ileri yürütülür. Dördüncü zamanda sol ayak sağın yanına -yere basılacakmış gibi- getirildiği halde, basılmaz; hafif bir diz kırımıyla sağa yukarı fırlatılır. Aynı anda sağ ayağın da ökçesi – yine hafif bir diz kırımıyla – yere pekçe vurulur. Beşinci zamanda sol ayak sağın yanında basılır. Altıda, sağ ayak soldan yukarı fırlatılırken, sol diz hafif bir kırış yapılır. Yedincide, sağ ayak yerine getirilir. Sekizinci zamanda sol ayak tekrar sağa yukarı fırlatılırken, sağ diz hafifçe kırılır. Dokuzuncuda sol ayak tam sağın yanında getirilmeyip az bir şey soldan arkaya konur. Onuncu zamanda sağ ayak sola yukarı fırlatılırken halaycıların hafifçe gerilediği görülür. Bundan sonra sağ ayak fırlatılı vaziyetinden yerine getirilmez, bir adım sağa ileri atılır ve üç adım yürünüldükten sonra tarif edilegeldiği üzere devam eder. Yürüyüşle birlikte on zaman devam eden bu figürün muntazamca yapılması pek hoş bir manzara yaratır.

Geriye açılışlar:

Üç adımlık yürüyüşten sonra ayak fırlatılarak olunduğu yerde yapılan figür biraz devam eder. Musiki ilerleyip de Hoplatma notasındaki B işaretli yere gelinince, olunduğu yerde yapılan bundan önceki figürün ayak fırlatmaları bu sefer ekseriyetle her vuruşta yarımşar gerilenerek tekrarlanır. Geri gidişlerde daire genişlediğinden, oyuncu araları mesafelerde kolların gerginleşmesine yetecek kadar açıklaşma fazlalıkları h’sıl olur. Gerilenmenin belirli bir haddi yoktur.

El bırakmalar, diz vuruşlar ve el çırpmalar:

Üç adım yürüyüş ve geri açılış tarzlı figür birkaç defa tekrarlandıktan sonra musiki gitgide hızlanmaya koyulur. O aralık halaycılar el bırakarak üç adım yürüyüşten sonra olunduğu yerde yapılan ayak fırlatma figürünü tekrara başlarlar. Yalnız, ayak fırlatma hareketleri yerine diz vuruşlar geçer. Diz vurmalar çömelinmiş vaziyette yapılır. Önce sol dizden başlayan bu figürde sağ dizler yere vurulurken kuvvetli el çırpmaları da olur. Bu figürleri hep çömelik kalarak o vaziyette sıçramalı yürütüşlerle hiç durmadan sürdürdükleri de olur.

Hoplatma’nın son figürü:

Diz vuruşlardan sonra doğrularak ayak fırlatmalarına geçen halaycılar, artık coşmuşlardır. Musiki “Keçi Vurdum Bayıra” havasını alır, ki bütün oyuncuların heyecana kapılmasına bu kadarı pek yeter. Düz yürüyüşlü ilerleyiş her iki ayağı yerden kestiren sıçramalar hâlini alır. Sağ ayağın her fırlatılışında yapılan el çırpmaları kulaklarda çınlar. Bir ara eller omuzlara atılır. Bundan sonraki her ökçe vuruluşu yerleri sarsıyormuş hissini uyandırır. Bu da Abdurrahman Hoplatması’nın sonuncu figürüdür.

BAYBURT OYUNU:

Sivas’tan Hafik ilçesinin İpsile köyü ve dolayında yalnız erkeklerce yürütülen adeta biricik sıra oyunu budur. Davul zurnayla halka kurulup oynanır. Ayrıca ikinci bir halka da yerdekilerin omuzlarında ayakta sıra olurlar. Böylece alt katta 5, üst katta 5 erkek birlikte oynarlar. Şarktan gelmeliği adından bellidir. Fakat hangi tarihte buralara getirildiği bilinmiyor (Sivas ilindeki göçmen halkça getirildiği açıktır.)

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*